Deneyim

Amed YDK: Tacize karşı yalnız değil örgütlüyüz!

taciz_amedTacizci ve yandaşları için taciz çok nettir: “Yanlış anlama”, “teklif”, “tahrik”, “komplo teorisi”. Bir kadın içinse, “ekmek parası” için çalıştığı işyerinde-fabrikada patronunun; karakol/hapishanede “kamu” görevlilerinin; okulda/dershanede öğretmeninin; otobüste, sokakta bakışlarını bedeninde gezdiren çoğu zaman bunu sözlü saldırıya çeviren hiç tanımadığı bir erkeğin; aile içinde “abi” dediği uzaktan/yakından bir akrabasının, bazen de ne yazık ki “yoldaş” dediğinin cinsel şiddetine maruz kalmak ve bunu kabullenememektir.

Aylarca, belki yıllarca sürecek bir savaşa girmek, bazen yenmek, bazen yenilmek; ama süreci yıpranarak tamamlamaktır. Buna tepki vermek ve teşhir etmekse, kalemini kırmak için dünden bekleyenlere “son savunma” vermektir, bir başkaldırıdır aslında. Fakat diğer yandan, kadınların sesini gürleştirmek, tacizcilerin adımlarını kısaltmak, önlerine bir set daha çekmektir. Yani teşhir; mücadelenin büyüyeceğine olan inançla, tacizcinin ortak yaşam alanlarını zapt etmesine inat, kadınların yaşam alanlarına sahip çıkmasıdır.

Kadın Emeği Kolektifi (KADEM)’in Antakya’da Toplumsal Özgürlük Partisi Girişimi (TÖPG) üyesi bir “sosyalist” ve Ehliddar Kültür Merkezi sorumlusu olan Hasan Özgün’ün KADEM’li bir kadını taciz ettiğini açıklamasının ardından tacizin konum, statü, mesleki ve siyasi kimlik fark etmeksizin her alanda kadınların yüz yüze kaldığı bir olgu olduğu bir kez daha gözler önüne serildi.

Benzer bir sürecin işletildiği Amed’de geçtiğimiz aylarda Yeni Demokrat Kadın aktivisti Aylin isimli arkadaşımız, yanında staj eğitimini almak için bulunduğu Avukat Sedat Yurtdaş’ın tacizine uğramış ve bunu gizli tutmak yerine teşhir etme yolunu seçmişti.Yaşanan bu tacizin sesli bir şekilde dile getirmesiyle, “yurttan sesler korosu” şeklinde tacizciyi aklamaya ve tacize maruz bırakılan arkadaşımızın kişiliğini sorgulamaya kadar varan erkek yaklaşımlar ortaya çıkmıştı. Kadına ikinci bir mağduriyet yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayan ve yine devrimci, demokrat maskeler altına gizlenen bu yaklaşımlar, ne yazık ki tacizi teşhir sürecinin zorlu, fakat bir o kadar da gerekli bir süreç olduğunu bize yeniden hatırlatmıştır. KESK ve Sine-Sen örneklerinin ardından, şimdi Sedat Yurtdaş ve Hasan Özgün isimli tacizcilerin bulundukları/geçmişte bulundukları siyasi yapıların ardına nasıl ustaca gizlenerek devrimci kadınlara cinsel şiddet uyguladıkları bizler için öğreticidir. Bu süreçlerde olayın üstünü örtbas ederek, tacize uğrayan arkadaşlarımızı kapı kapı dolaştıran; soruşturma kendini dayattığında sessiz sedasız bir süreç işletmeye çalışan mekanizmalar bu tacizin işbirlikçileri olacaktır.

Bütün bu eril mekanizmalara karşı verilecek en büyük yanıt örgütlü bir kadın mücadelesi olacaktır. Bizler bu süreçte Antakya’daki KADEM’li arkadaşımızın destekçisi olduğumuzu, maruz bırakıldığı tacize ilişkin yürütülecek mücadelenin bir parçası olacağımızı buradan belirtiyoruz. Bütün kadın/kadın kurumlarını tacize karşı ortak mücadeleye, yaşanan tacizleri teşhir etmeye çağırıyoruz.

Tacize karşı suskun değil öfkeli; yalnız değil örgütlüyüz!

 

AMED Yeni Demokrat Kadın

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu