Deneyim

“Kocanı elinden alırlar”

Bazen diyorum ki; bizler insan olarak çok mu uzağız birbirimizden? Ya da sistem ve sistem aracılığıyla kullandığımız “aptallaştırma kutuları” mı bu kadar mesafe koyuyor aramıza?

O kadar büyük bir yozlaşmanın ve felaketin eşiğindeyiz ki bunu çok yakın bir zamanda başıma gelen ilginç bir olaydan bir kez daha anladım. Bu olayı sizinle de paylaşmak istiyorum:

Bir gün YDK’dan birkaç arkadaş ile bizim evde bir araya geldiğimiz gün beni ziyaret için halamlar da geldi tesadüfen. Kadın arkadaşlarımı evde gören halamlar onlara uzaylı muamelesi yaptılar! Yoldaşların merhabalarına bile cevap vermediler. “Bir merhaba bu kadar mı zor” diye düşündüm o an.

 

Gülmek ve ağlamak arasında bir duygu

Ama daha da ilginci o günden birkaç gün sonra geldi başıma. “İade-i ziyaret” için gittiğim halam, soluklanmama bile izin vermeden hemen o günkü konuyu açtı. “Kızım, bak, ben geçen geldiğimde evinde birileri vardı. Her önüne geleni evine alma! Niceleri var! Bak sonra kocanı elinden alırlar kalırsın ortada!

Halamın bu cümleleri karşısında dona kalmıştım adeta.

Sonra düşündüm bu konu üzerinde. Tüm gün evde olan kadınlar için özel olarak kurgulanan programları tek tek düşündüm. Seda Sayanlar, “Evim Evim Temiz Evim”ler, “Süper Dadı”lar, “Bugün Ne Giysem”ler, Esra Eronlarla çevrelenen kadınların zihin dünyasında yaşanan erozyonu düşündüm. “Birinin eşi, en yakın arkadaşıyla kaçmış”sa onu kim bulur; Esra Eron! Evi en iyi hangi kadın temizler, buna “Evim Evim Temiz Evim” yarışmacıları karar verir. Seda abladan salvolar bir yana, “kadınların birbirini çekemediğini”, “birbirinin kuyusunu kazmaktan başka işi olmadığını”, “kadının kadının kurdu olduğunu” kanıtlama amacı taşıyan “Bugün Ne Giysem”deki kadınlar… Dört bir yanımız “düşman” kadınlarla kaplı. Güven, artık YOK! Arkadaşlık, dostluk, yoldaşlık; onlar zaten YALAN!

İnsanların sosyal veya fikri bir platformda kurmuş olduğu ilişkilerin “tehlikelerle dolu olduğu” ve akrabalık ilişkileri gibi “samimi ve zararsız olmadığı” yönündeki bu düşünce; insanın kendisine ve çevresine yaşadığı yabancılaşmayı, sisteme karşı oluşturulacak en küçük birliklere ve bu birliklerin dayanışma kültürüne yabancılığı ortaya sermektedir.

Burjuvazinin kendini var etme sorununu, insanların en geri yönlerini kullanarak çözmeye çalıştığı ve bu çalışmalarında aileyi, dini, milliyeti yani insanları en fazla etkileyen unsurları apaçık kullandığı görülmektedir. Bize düşense sistemin açtığı savaş karşısında, tarafımızı belirleyerek devrimci demokrat, ilerici güçlerle hareket edecek bir bilince ulaşmak ve bu bilinç yönünde karşı savaşım vermektir.

İstanbul’dan bir YDK’lı

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu