DeneyimGüncel

İSTANBUL | Tuzla’dan kadınlar: “Hastalık mı bizi vurdu, patronlar mı, belli değil!”

Tuzla’nın sessiz işçi mahallelerinden birinde, 1+1 bir evde yaşıyor Yıldız ve kızları Gamze ve Seda ile birlikte. Yıldız’ın sendika mücadelesinden, örgütlü olduğu dönemlerden tatlı ve heyecanlı anılarına bırakıyor. Gamze ise 4-12 vardiyasına yetişecek bir yandan, ona hazırlanıyor. Seda, evin küçüğü… Ne suyumuzu ne kahvemizi eksik ediyor, yardıma da izin vermiyor allahsız!

Tuzla’nın sessiz işçi mahallelerinden birinde, 1+1 bir evde yaşıyor Yıldız ve kızları Gamze ve Seda ile birlikte. Evin yanında minik bir bahçe yapmış Yıldız ama güz geldiğinden, toprak biraz dinlensin diye ektiklerini toparlamış. Gecekondunun içi tertemiz, Kadınlar el birliği ile kendileri yapmış, boyamış ve temizlemişler.

Onlara konuk oluyoruz, kahvaltıya davetliyiz. Yıldız’ın “oğluşu” Cesur karşılıyor kapıda bizi. Cesur’u aşıp içeri girmek biraz zor ama çaylar konulmuş, içeriden bekleniyoruz. Kahvaltıyı kaçırmamak lazım. Gündelik yaşam üzerine konuşmalar yerini işçi emeklisi, uzun yıllar sendika çalışması yürütmüş Yıldız’ın sendika mücadelesinden, örgütlü olduğu dönemlerden tatlı ve heyecanlı anılarına bırakıyor. Gamze ise 4-12 vardiyasına yetişecek bir yandan, ona hazırlanıyor. Seda, evin küçüğü… Ne suyumuzu ne kahvemizi eksik ediyor, yardıma da izin vermiyor allahsız!

“Adam kendi kasasını işçinin üzerinden çok güzel doldurdu”

Sözü dönüp dolaştırıp pandemi ve “normalleşme”ye getiriyoruz. Gamze, yıllardır o fabrika senin bu fabrika benim, durmadan çalışıyor. Şimdiki çalıştığı fabrika, kozmetik ve temizlik sektöründe bilinen bir markaya ait. Reklamlardaki o aldatıcı söylemlerin, kadın yanlısı gösterişlerin ardındaki gerçeği, gerçekleri Gamze çok iyi biliyor. Çünkü o markayı yaratan kendisi ve kendisiyle birlikte yüzlerce işçinin her gün yeniden bu markayı ayakta tutmak içi çalıştırıldığının şahidi…

Pandemi dönemindeki yasaklamalar sürecinde halk içerisinde yaşanan kargaşa ve kaygının insanların darbe dönemindeki korkularını açığa çıkardığından kaynaklı yaşandığını düşünüyor ama ona göre bu kaygıya, karmaşaya neden olan devlet politikası “beceriksizlik” değil: “Onların meselesi aslında süreci yönetememek değil, süreci kendi lehlerine nasıl fırsata çevirebileceklerini hesapladılar. Adam kendi kasasını işçinin üzerinden çok güzel doldurdu bence. Her şeyin fiyatı arttı, artmaya da devam ediyor. Sebebi olarak da pandemiyi gösteriyorlar. E benim için de pandemi var, ben kazanamıyorum, nereden bulup alacağım?”

“Hastalık mı bizi vurdu, patronlar mı, belli değil!”

Darbe sürecini görmüş olan Yıldız, kızına hak veriyor. Devletin bu süreci kendisi ve sermaye için fırsata çevirdiği konusunda da kızının haklı olduğunu düşünüyor ve “Bu dönemde satması gereken ne varsa sattı, imzalaması gereken ne varsa imzaladı. Halk olarak biz bunu görmedik, görenler de sessiz kaldı. Çünkü pandemi var” diyor.

Feleğin değil ama devletin çemberinden geçmiş Yıldız, “Aslında ben pandeminin değil de, pandemiyle birlikte başlayan yasakların altından ne çıkabileceğinin tedirginliğini yaşadım. Gücü olan ayakta kalır, gücü olmayan ezilir. Açlıktan ölebilirsin, borç batağında daha fazla debelenebilirsin, bunun tedirginliğini yaşadım. Kızım o dönemde dönüşümlü çalıştı. Devlet kısa çalışma ödeneği ile destek olacağını söyledi ama diyelim bin lira vermeleri lazımdı, ondan bile kesinti yapıp 800 lira verdiler. İşçi sınıfının sırtına çok yüklendiler” diyor.

Gamze ekliyor: “SGK o dönemde kiminin primini eksik yatırdı, kiminkini fazla. Şimdi fazla yatırdığının peşine düşmüş, onu tahsil etmeye çalışıyor. Şirket o dönemde az çalıştığımız için bunun acısını çıkarmaya çalışıyor. Açıkçası sürecin başından beri ne izin günlerimiz ne primlerimiz konusunda doğru düzgün bir bilgimiz yok. Mesela yıllık iznimiz 14 gün ama şimdi 4 gün! Kesebilecekleri yerden kesebilecekleri kadar kesmişler. Hastalık mı bizi vurdu, patronlar mı, belli değil! Zaten her koşulda bir şeyleri kaybetmemek için bir şeylerden fedakarlık yapmaya alışmış bir toplumuz, şimdi de ölüm korkusunu saldılar piyasaya.”

“MEB’in verdiği kitaplar çok yetersiz, konu anlatımları zayıf”

Başarılı bir lise öğrencisi olan Seda’nın en temel endişesi geçtiğimiz senenin ikinci döneminden itibaren hayatına giren uzaktan eğitim: “Ben çok endişeli geçirdim çünkü derslerimize giriş yapamıyorduk. EBA’yı yaptık dediler ama oradan da giriş yapamadık. Öğretmenlerimiz bizimle ilgilenmeye çalıştı ama o da bir yerde yetersiz kalıyor sonuçta. Birçok arkadaşım köyüne gitmişti, ne internetleri vardı ne ödevlerini yapabiliyorlardı. Televizyondan izlesinler dediler ama orada da devamlı aynı dersleri verip durdular. EBA’yı yenileyip önümüze sundular ama tekrar tekrar sorun yaşadık, şimdi de yaşamaya devam edeceğiz gibi görünüyor. Öğretmenlerin bazıları çok ilgilendi bazıları hiç ilgilenmedi. Çok eksiğimiz var. Bence okulları açmamaları hata. Kitaplara bakıyorum, çok karmaşık, zaten MEB’in verdiği kitaplar çok yetersiz, konu anlatımları zayıf. Kendi başıma nereye kadar öğrenebilirim ki?”

Seda çok haklı olarak “Biz bu dönemde çok görmezden gelindik” diye ekliyor.

“Evde kaldım ve vücudumu dinlendirebilir pozisyona geçebildim, biraz insan oldum”

Bu arada Gamze, çok önemli bir şeyin altını çiziyor. Sokağa çıkma yasaklarının aslında zaten işçi ve emekçilerin yaşamının bir parçası olduğu…

“Aslında bu tecrit insanların zaten yaşadığı bir süreçti. Hastalık olunca adı sokağa çıkma yasağı oldu. Zaten öyle bir dönemdeyiz ki, dışarı çıkmak, biraz nefes almak bizim için zaten lükstü. Sokağa çıkma yasağı geldi. Ben zaten sokağa çıkamıyorum, harcama yapamıyorum. Çünkü aldığım maaş, oturduğum kiraya, faturalara zor yetiyor.”

“Pandemi bizi nasıl etkiledi?” diye sesli düşünüyor Gamze ve gülerek ekliyor: “Beş yıldır oturduğumuz mahallede insanlarla tanıştık, kaynaştık. Çok yoğun bir ücret alamasak da çok yoğun çalışıyoruz. Sokağa çıkma yasağı olunca ne yaptık, sosyalleşmeye, insanlarla ilişki kurmaya, insanlaşmaya başladık. Evde kaldım ve vücudumu dinlendirebilir pozisyona geçebildim, biraz insan oldum, biraz okuma yapabildim. Pandeminin bana katkı sağladığı tek tarafı bu oldu.”

Sohbet ederken Gamze’nin servis saatini kaçıracaktık neredeyse! Gamze işe, biz de herkesle vedalaşarak yolumuza gidiyoruz. Umarız Yıldız, küçük bahçesini çapalama döneminde haber eder de, biraz elimiz-ayağımız toprak görür dilekleriyle ayrılıyoruz evden…

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu