Güncel

Sincan’dan kadın tutsaklardan mektup

H. Merkezi: Daha önce Urfa Hapishanesi’nden Sincan Kadın Hapishanesi’ne sürgün edilen kadın tutsakların sürgün sırasında işkenceye maruz kaldıklarını haberleştirmiştik. Sincan Kadın Hapishanesi’nde bulunan kadın tutsaklar gönderdikleri mektupla, tutsak kadınların maruz kaldıkları işkenceleri anlattılar.

İmralı’daki tecrit uygulamaları karşısında TKP/ML davasından tutsaklar olarak PKK’li tutsaklarla 3 günlük açlık grevi yapıklarını belirten kadın tutsaklar, “Öte yandan, genel anlamda tecride/F tipi izolasyon politikalarına karşı mücadelenin düğüm noktasını da İmralı oluşturuyor. İmralı sistemi sürdükçe, diğer hapishanelerdeki ve her tür hak gaspının, saldırının sürmesi; hatta tümden bir İmralı gibi olması mümkün…” dediler.

Hapishanedeki hak gasplarına da değinen tutsakların mektubunu sizinle paylaşıyoruz:

 

Sevgili dostlar merhaba

Sevgi ve özlemle kucaklıyoruz. Umarım hepiniz çok iyisinizdir. Bizler iyiyiz.

Biliyorsunuz, Urfa’da 13 tutukluyu diri diri yaktılar. Bu katliam yetmezmiş gibi, suçu tutuklulara yıkmaya çalıştılar. Hatta çok daha ileri gidip “arkasında terör örgütleri var” gibi söylemler kullandılar…

Kapıda bekleyen ailelere ve içerde tutsaklara saldırdılar ve sürgün uygulamaları geliştirildi. Bu sürgünlerden bir kısmı da buraya yapıldı.

30 adli ve 13 PKK’li kadın arkadaşımız Sincan Kadın Hapishanesi’ne sürgün edildi.

Urfa Hapishanesi’ndeyken PKK’li arkadaşların koğuşuna asker, özel tim ve gardiyanlar giriyor, “arama yapacağız” bahanesiyle arkadaşlarımızı darp, işkence eşliğinde gece yarısı koğuşlardan çıkıyorlar, askeri uçakla buraya getiriliyorlar. Üstelik nereye götürdüklerine dair bilgi de vermiyorlar.

Bilindiği gibi Urfa, Karataş ve başka hapishanelerde de isyan çıkmış ve oralarda benzer şekilde kitlesel sürgünler gerçekleştirilmiştir. Bu bir hapishane operasyonudur.

Bu sürgünde arkadaşlarımızın eşyaları dahi verilmemiştir. Hatta kimi arkadaşlarımız eşofmanlı, yalın ayak getirilmiştir. 3 gün sonra getirilen eşyalar da harap edilmiş, kırılıp-dökülmüş, zarar verilmiş ve de eksik olarak getirilmiştir.

Burada bunlar yaşanırken öte yandan Abdullah Öcalan ve İmralı’daki diğer tutsaklar üzerindeki yoğun tecrit devam ediyor. Tüm hapishanelerdeki PKK ve PJAK tutsakları Öcalan üzerindeki tecridi protesto etmek, bu tecrit uygulamalarının son bulması için 3 gün açlık grevi yapıyorlar.

Burada da PKK’li arkadaşlarla biz TKP/ML davasından tutsaklar olarak 25, 26, 27 Haziran tarihlerinde 3 günlük açlık grevi yapıyoruz

İmha ve inkâr politikalarının bir sonucu olan İmralı tecridi, Kürt halkını ve ulusal hareketi diz çöktürmeyi amaç edinen; TC’nin kendi ulusal ve imza attığı uluslararası hukuka da uymayan, en pervasız saldırılardan biridir.

Bu tecride (ve genel olarak Kürt ulusuna, KUH’ne saldırılara) sessiz kalmanın, tutarlı ve ısrarlı bir politik-pratik hat geliştirmemenin, suç ortaklığı yapmak olduğunu düşünüyoruz…

Onurlu Kürt halkının ve ulusunun haklı mücadelesi, bugüne dek çok boyutlu, vahşi her çeşit saldırıya maruz kaldı, buna rağmen diz çökmedi, yenilmedi. Sınıfsal olarak da en çok ezilen, sömürülen Kürtlerdir. Kürt kadınları cins olarak en çok ezilenlerdir; her tür haklara yönelik saldırılardan- kentsel dönüşüm, sağlık, eğitim vb. sosyal siyasal ekonomik… En çok etkilenen de Kürtlerdir.

Kürt halkı yüksek potansiyeli ve mücadele deneyimi, bilinci ve sistemle derin çelişkileriyle, ülke devriminde en önemli yerde duruyor. Bugün ulusal sorun diğer pek çok sorun sorunu etkileyen ve belirleyen bir konumdadır…

Tüm bu nedenlerle İmralı tecridi de önemli. Öte yandan, genel anlamda tecride/F tipi izolasyon politikalarına karşı mücadelenin düğüm noktasını da İmralı oluşturuyor. İmralı sistemi sürdükçe, diğer hapishanelerdeki ve her tür hak gaspının, saldırının sürmesi; hatta tümden bir İmralı gibi olması mümkün…

1 yıla yakın tüm ziyaret, avukatla  görüşme, telefon, mektup vb. imkanların-hakların engellenmesi uygulaması; yarın tüm hapishanelerde “gerekli görüldüğünde uygulanabilir” anlamına da geliyor. İmralı tecridi söz konusu olduğunda, meselenin bu yönü de var.

***

Sevgili yoldaşlar,

Burada “5 kitap sınırı” uygulanıyordu. 6 yıldır bunun kaldırılması için mücadele ediyorduk. 10 kitap sınırına çıkarıldı. Esas istediğimiz bu değildi, ama yine de kısmen rahatlatan “kötünün iyisi” bir durum.

Burada şu anda 3 tane ağır müebbetlik arkadaşımız var. 2 arkadaşın havalandırması sadece 1 saat açılıyor ve ayrı ayrı! Hele de bu sıcaklarda 23 saat kapalı tutulmak daha da kabul edilmezdir.

Uzun süredir, havalandırma saatlerinin uzatılması ve arkadaşlarımızın beraber havalandırmaya çıkarılmasını istiyor, bunun için uğraşıyoruz. Bunun önünde hiçbir hukuki engel de yok. Ama idare kabul etmiyor.

Yine Muhabbet Kurt arkadaşımıza, idare ile yaptığımız görüşmelerde de  örgütlü ve politik kimliklerden vazgeçmeleri, dolaylı olarak telkin ediliyor!

Elbette onların zindan politikaları, he türlü saldırısı dün olduğu gibi bugün de içerde ve dışarıdaki mücadelemizle aşılacaktır. Asla teslim olmadık, en karanlık dönem ve koşullarda bile zindanlar görkemli direnişlerin, baş eğmezliğin mevzilerinden biri oldu. Ve olmaya devam edecektir…

Sizleri saygıyla, sevgiyle selamlıyoruz.

Kendinize ve birbirinize çok iyi bakın, bizim için de!

Bimînin di nav xêr ü xweşiyê de. Silav û hezkirin!

Serkeftin!

Sincan Kadın Hapishanesi’nden Tutsak Partizanlar

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu