DeneyimGüncel

“Pandemiyi Bir de Bana Sor” Çalışmasından İzlenimler

Pandemi ile başlayan ve bir yılı aşkındır devam eden süreç özelde kadın ve LGBTİ+’ların daha çok şiddete, baskıya ve sömürüye maruz kalmasına sebebiyet verdi, devletin ve erkeğin saldırılarına daha elverişli bir alan yaratılmasına yol açtı.

Bu süreçte her birimiz aynı veyahut benzer sancılar yaşadık. Ancak bizlere savaş açan erkek devlet karşısında mücadeleyi daha farklı alanlara taşıdık, hiç terk etmediğimiz sokaklar yine itaat etmeyen kadınların sloganları ve dayanışması ile dolup taştı.

Sözünü ettiğimiz kadınlara savaş açma durumu birçok saldırının yanı sıra en net biçimde İstanbul Sözleşmesi gündeminde karşımıza çıktı.

Devletin aleni olarak bize düşman politikalarının bu denli yoğunlaştığı, pandemi sürecinden etkilendiğimiz bu süreçte Yeni Demokrat Kadın olarak “Pandemiyi Bir de Bana Sor” adlı kampanya çalışmasını örgütledik ve bu kampanyanın bir ürünü olarak aynı adla bir kitap çıkardık.

Şimdiye kadar kampanyamıza dair birçok şey söyledik, konuştuk. Kitabın içerisinde de özel olarak bu deneyime değiniler yaptık, kampanya deneyimlerimizi satırlara döktük.

Kampanya örgütlemeye karar verdiğimiz andan bu yana çok fazla emek harcandı, bunun yanı sıra aksaklıklar yaşandı. Kitabın çıkma süresi hem gündemin yoğunluğu ve pandemi yasaklarından hem de işe başlarken oluşturulan yazı komisyonunun bir süreliğine işlevsizleşmesinden kaynaklı uzadı. Yani ilk defa giriştiğimiz kitap süreci hem zorlukları hem de çok fazla yeniliği barındırıyor bizler açısından. Kimi zaman motivasyon düşüklüğü de bu aksaklıklara eşlik etti. Mesela kampanya sürecinde oturttuğumuz kolektif çalışma tarzını kitabın hazırlık sürecinde hakkı ile  oturtamamış olduk. Bu da doğalında bir handikap olarak önümüzde duruyordu. En başından itibaren kolektif olarak inşa edilmiş bir emeğin, birikimin bireysel irade ile sürdürülmeye çalışılması bu aksaklıkların temelinde yer aldı.

Ancak aksaklıklar bizi yavaşlatsa da, yerinde müdahaleler ile arayı kapatmaya, yazı komisyonu ve pek çok açıdan zayıflayan kolektif çalışmayı çeşitli müdahalelerle güçlendirmeye, işleri hızlandırmaya çabaladık. Zayıflayan yazı komisyonunu yenileyerek yola devam ettik. Bu müdahale, süreci hızlandırması ve sonuca ulaşmamız açısından önemli bir adımdı.

Birbirimizden öğrendiğimiz, yeni ilişkiler kurduğumuz, kadınlar ve LGBTİ+’lar ile iletişimi güçlendirdiğimiz bu kampanya ve kitabı tanıtmak, birçok kadın ve LGBTİ+’nın emeğini de daha görünür kılmak anlamına geliyordu bizim için. Kadınların tarih yazımında dışlanmasına, emeğinin ve varlığının görünmez kılınmasına karşı yapabileceğimizin en iyisini hatta daha fazlasını yapmak amacıyla işe koyulduk.

Hiçbir yoğunluk kadın çalışmasına engel değil

Politik süreç bize sürekli hareket halinde olmayı dayatırken, erkek devletin saldırıları karşısında sokakta mücadele halinde olmak kadar kolektif emeğin ürünü olan kitabın dağıtım ve tanıtımı da önemli bir yerde duruyordu. Hem politik hem de silinmeye çalışılan tarihimiz açısından kitabın önemi bunu zorunlu kılıyordu.

Yukarıda da sözünü ettiğimiz gibi kitap etkinliğimizi örgütlediğimiz süreç İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmaya çalışılan döneme denk düşüyor. Aynı zamanda LGBTİ+’lara yönelen yok sayma politikalarının, nefret saldırılarının yoğunlaştığı bir süreçte ve Onur Ayı’nın da içerisindeydik.

Bir yandan sürecin yoğunluğu bir yandan etkinliği örgütleme çalışmalarımız, doğal olarak kendi gerçekliğimizin üstünde bir potansiyeli açığa çıkarmamıza olanak sağlamış oldu. Kitapta emeği olan, sözü olan kadın ve LGBTİ+’ları etkinlik örgütleme sürecine dahil etmekte belli sıkıntılar yaşadık ve bu durum yükün çoğunluğunun daha az kadının omzunda birikmesine sebep oldu. Dar bir ekiple bütün süreci planlamaya çalışmak belirli handikaplar oluşturdu.

Sonuç olarak bu süreç de, biz ve ulaşabildiğimiz oranda pandemi koşullarını yaşayan kadınların dönüp kendi gerçekliğini görebileceği somut bir ürün yaratma çalışmamızda olduğu gibi olanaklarımızı kendi irademiz ve emeğimiz ile açığa çıkarmaya çalıştığımız bir süreçti.

Etkinliğin örgütlenme sürecine ilişkilendiğimiz kadın ve LGBTİ+’ları katmakta yer yer zayıf kalsak da küçük buluşmalar, geniş katılımlı piknikler düzenleyerek bir şekilde ilişkilenme düzeyimizi korumaya çalıştık ve kadınları etkinliğimize davet ettik.

Öncelikle ulaşabildiğimiz en geniş kitleye kitabı tanıtmak ve ulaştırmak istiyorduk. Bu noktada YDK olarak yaptığımız toplantılarda bulunduğumuz her alanda, eğer yapabiliyorsak tanıtım etkinlikleri örgütlemeye karar verdik.

Hızlıca tanıtım ve dağıtımı nasıl örgütleyebileceğimiz üzerine alanlarda tartışmaya başladık ve özellikle İstanbul’da her zaman yaptığımız tarzın dışına çıkmak ve elimizden geldiğince farklı bir şey yapmak amacı ile çalışmalarımızı örgütlemeye koyulduk. Haftalar öncesinden içerik planlamalarına başlamak daha hazırlıklı, planlı olmamızı sağladı ve özgüvenli kıldı kuşkusuz.

Tüm bunlar özverili bir şekilde tamamlandığında ise 26 Haziran tarihinde Taksim Hill Otel’deki tanıtım etkinliğimizi gerçekleştirdik.

Etkinlik gününün Onur Yürüyüşü’ne denk gelmesi elbette ki bir handikaptı. İstanbul açısından kadınların yoğun günlerinden biriydi ve bu durum etkinliğimize  katılım oranını düşürmüş oldu. Ancak hem kendi içimizde hem de dayanışma içerisinde olduğumuz kurumlar, kişiler tarafından yapılan yorumlar, günün şehir açısından yoğunluğu ve abluka göz önüne alındığında oldukça iyi olduğu yönündeydi. Elbette eksikler ve hatalar vardı fakat asıl önemli olan elimizden gelenin en iyisini yapmaktı. Bütün bir sürecin yorgunluğu da böyle güzel bir sonuçla silinip atılabilirdi zaten.

İstanbul böylesi durumlarda diğer illere oranla daha derli toplu, iletişime geçilebilecek kitlenin daha ulaşılabilir ve ilişkilerin daha kuvvetli olduğu bir alan. Ancak hem 1 Temmuz süreci hem de kitabın çıkmış olması özellikle Ankara’da çevremizdeki kadınlar ile daha nitelikli ilişkiler kurmamıza, ilişkide olduğumuz kadınların YDK’ya yakınlaşmasına olanak sağladı.

İstanbul’daki etkinliğimizin ardından Ankara’daki YDK çevresinin de isteği ve önerileri doğrultusunda bir etkinlik daha yapılma kararı aldık. Yine gündem yoğunluğundan kaynaklı oldukça kısıtlı bir zaman diliminde, hem faaliyetçilerin hem de çevremizdeki kadınların emeği ve iradesi ile örgütlenen Ankara tanıtım etkinliği Batıkent Yeni Yaşam Derneği’nde gerçekleşti. Yine kadınların katılımı ve yapılan geri dönüşler, yorumlar oldukça motive ediciydi. Kadınların etkinliğe ilgisi ve özellikle katılan ya da haberini gören kadınların olumlu değerlendirme ve yapıcı eleştiriler yapması bizler açısından çok motive ediciydi.

Yaklaşık iki aylık süreçte YDK olarak zaman zaman çok yorulup kısmen dağılsak da, sonuca odaklı bir şekilde ilerleyerek tanıtım sürecini de elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışarak örgütledik. Hem öncesindeki kampanya sürecinin hem kitabın çıkış sürecinin hem de tanıtım sürecinin bütün bir yorgunluğu aslında kitabı okuyan ve iyi veya kötü bizlere dönüş yapanların enerjisi ve yorumlarıyla silinmeye devam ediyor.

Etkinlikler, piknikler, buluşmalar, kampanya süreci, kitap hazırlığı her biri farklı farklı deneyimlerdi ve öğreticiydi. Bu süreç farklı semtlerde bulunan kadınlarla iletişime geçmemizi sağladı. “Kitabı daha çok kadına nasıl ulaştırabiliriz?” sorusu hiç gündemimizden düşmedi. Bu ve birçok benzer soru içerisinde cevapları aramaya, doğru ve etkili olanı yapmaya, daha çok kişiye ulaşmaya çalıştık.

Bir bütüne baktığımızda her birimizin değerlendirmelerinden bir parça aldığımızda karşımıza çıkan sonuç da bir yılı aşan bu süreç kadar öğretici. Kadın emeğinin görünmez kılınması kadın mücadelesinin ana başlıklarından ve mücadele alanlarından biri. Ki yaptığımız çalışmanın esas başlıklarından biri de buydu. Ancak bu gerçeklikler, aynı durumu pratikte somut olarak yaşamamıza engel olmuyor ne yazık ki.

Bütün süreçteki aksamaların, zaman kayıplarının birçok sebebi var elbette ama kendi emeğimizin daha fazla görerek için bu süreç öğretici olacaktır.

Dışarıdan gelen olumlu yorumlar ile kendi emeğimizin bize daha görünür hale gelmesi bir kanıt niteliğinde. Bir kadın kurumu olarak, kadınların bu denli etkilendiği bir süreci, kapı kapı dolaşarak, bilgisayar başında dirsek çürüterek, kadın ve LGBTİ+’ların sözlerini bir araya getiren bir kitap ile somutladık. Geriye dönüp baktığımızda o kadınların, LGBTİ+’ların ve kurumsal olarak YDK’nın sürece dair önemli değerlendirmeleri bir kitap halinde önümüzde duruyor. Özelde sonraki deneyimlerimize ışık tutması muhtemel, bir yılı aşan sürecin değerini anlamak için kendi gücümüzün ve enerjimizin farkında olmak gerektiği aşikar. Çünkü bu kitabın ve çalışmanın değerini kavramak için dönüp ne yaptığımıza bakmak yeterli olacaktır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu