Güncel

Şiddet sarmalında kadın ve LGBT bireyleri konuştuk

Yeni Demokrat Kadın olarak 17 Kasım Pazar günü Munzur Çevre Derneği’nde biraraya geldik. Devlet kaynaklı cinsel şiddeti tartıştığımız, “kızlı-erkekli” düzenlediğimiz bu etkinlikte ilk olarak söz alan YDK’lı bir arkadaşımız; cinsel şiddetin kadına yönelik şiddet türleri içerisinde en az tartışılan ve en çok suskunlukla geçirilen şiddet çeşidi olduğundan bahsetti.

Devletin de bundan faydalanarak örgütlenen kadına cinsel işkence uyguladığını anlatan arkadaşımız, cinsel şiddetin Gezi İsyanı ile birlikte yeniden görünür olduğunu ve buna karşı kadınların mücadele ettiğini belirtti.

 

“Kan hiyerarşisi yapmak…”

İstanbul LGBT Dayanışma Derneği’nden etkinliğe katılan bir arkadaşımız da, LGBT bireylere yönelik nefret saldırılarından çeşitli örnekler vererek, devlet kaynaklı şiddetin ve toplumsal ikiyüzlülüğünün en görünür olduğu mücadele alanlarından birinin LGBT mücadelesi olduğunu söyledi. Ayrıca günlük yaşantısından örnekler vererek karşılaştıkları zorlukları anlattı.

LGBT bireylerin sağlık, barınma ve hukuka ulaşım haklarının engellendiğine, tüm bu sorunlarla baş etmeye çalışırken aynı zamanda karşılarına çıkan gardiyan, polis vb.lerinin tecavüzüne maruz kaldıklarına, kendileriyle birlikte olan kişilerin aynı zamanda katilleri olabileceğine değinirken, bize çok da bilmediğimiz bir dünyanın kapılarını aralamış oldu.

Arkadaşımız aynı zamanda bir yılda öldürülen LGBT bireylerin sayılarına dair çeşitli ülkelerden bilgiler verirken, kan hiyerarşisi yapılıp yapılmadığını sordu. Bir yıl içinde değil 30; 10 Alevi öldürülse, 10 Kürt öldürülse vd. dahi nasıl bir ses çıkacağını, ülkedeki muhalif, devrimci güçlerin biraraya gelebileceğini belirten konuşmacı; ancak LGBT bireylerin katledilmesine dair yanlarında çok fazla kimseyi göremediklerine değindi.

 

“Tavrımızı net koyabilmek…”

Bunun üzerinden yıllardır kalıplaşmış bir biçimde kafalarda oluşan soru işretleri kendini anlam yüklü cümlelere bıraktı. Devrimci, muhalif güçlerin LGBT mücadelesine yaklaşımlarındaki sıkıntılarına yönelik eleştirilerin de dillendirildiği toplantıda verimli tartışmalar yaşandı.

Çoğu zaman “bunca işin arasında” deyip görmezden gelinen, “dört bir yana yumruk sallamayalım” diyerek bir de buna kılıf bulunan konuya dair yabancılığımızın üzerine gitmenin öneminin vurgulandığı toplantıda, meselenin tek başına pratik bir duruş da değil, konu üzerine söz söylemek, tavrını ortaya koymak olduğu da ifade edildi.

Etkinlik; önümüzdeki hafta boyunca YDK olarak İstanbul’da yapacağımız eylem ve etkinliklerin duyurusu ile sona erdi.

 

İstanbul YDK

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu