Güncel

Deneyim; Bir tabu olarak cinsellik

Ben üzerine yazılıp çizilmeyen bizlerin yani kadın mücadelesi dahi yürütenlerimizin yazıp çizmeye çekindiği konuya dair bir şeyler yazmak, karalamak beklide deneyimlerimi aktararak ortaya birkaç soru atmak istiyorum. Tabi ki konumuz cinsellik! Benim de ilk deneyimim. Yazarken benim çekincelerim yok mu tabi ki var fakat birbirimizden de cesaret almamız gerektiğini düşünüyorum. Hepimizin deneyimlediği, maruz kaldığı gerçeklerle yüzleşerek konuşmaktan çekinmeyelim diye yazacağım. En son ilişkim ve ilk cinsellik deneyimi yaşadığım arkadaştan bahsederek başlayalım o zaman. İlişkimizin başlarında her şey normal. Hatta çok fazlaca güzel. Beni anlayan, mutlu olmamı düşünen bunun için çabalayan bir erkek. Ne güzel değil mi! Kulağa ne kadar hoş geliyor. Neyse konuya gireceğim. Ailemden ayrı yaşadığım için erkek arkadaşımın gelip gitmesi herhangi bir sorun teşkil etmiyor tabi ki. Haftanın iki üç günü beraber kalmaya başlama olayımız yavaş yavaş onun kendi evine gitmesi ayda bir ailesini görmesi olarak eviriliyor. Resmiyette birlikte yaşıyoruz diyemiyorum ama fiili olarak birlikte yaşıyorduk. Tıpkı evliymişiz gibi. Sabah, akşam birlikteyiz. Ve birlikte uyuyoruz. Ben ne kadar cinsel ilişki konusunda gayet açık davranabiliyorsam aynı zamanda bir o kadar da kapalı davranıyordum. Evet, bir şeyleri söylemek gerçekten çok basit. Ama yaşadığımız erkek egemen sistem içerisinde ve bu toplumla birlikte yaşıyorken öyle cinsellik denen şeyi aşmak söylenen kadar basit olmuyor. Sokak sokak, kadın kadın bunları anlatabiliyorken pratikte kendi deneyimlerimiz böyle olmuyor. Evet, benim sevgilim, birçok anlamda kendini geliştirmiş, en iyi kadın hakları savunuculuğu yapabilir, eşitliğimiz hakkında ağzı benden çok laf yapabilirdi. Ama işin içerisine cinsellik girdiğinde az önce saydığımız her şey bir kenara atılabiliyor. Çünkü toplumun yarayan kanası! Çünkü konuşulmuyor ve konuşulması ayıp! Çünkü günah! Hatta ahlaksızlık! Sevişmek bir tek erkeklere lütfedilmiş bir şey. Bu durumdan zevk alması sadece onlara lütuf edilmiş ve biz kadınlar onları tatmin etmek için yaratılmışız! Neyse konuyu çok fazla dağıtmayacağım. Yine birlikte uyuduğumuz bir gün elleri kollarıyla ve sözleriyle birlikte olmak istediğini belli eder bir şeyler söyledi. Tabi ki bunu birlikte yaşıyor, uyuyor olmamızdan cesaretle bu şekilde yapmıştı. Bende çok net bir şekilde bunu istemediğimi belirttiğim de bu denli “anlayışlı” olan sevgilim bir anda bana “sanki tecavüz ediyoruz istemiyorsan istemiyorsun” gibi bir çıkış yaptı. Gidip başka bir yerde uyudu. Sanki suçluymuşum ya da yanlış bir şey yapıyormuşum gibi hissetmemi istemişti. Tabi ki başarılı olmuştu. Aynı zamanda bende muhafazakâr olan bir ailede yetişmiş olmamın sebebi olduğunu düşünüyordum. Elbette ki bunun bir etkisi vardı. Ama benim sevgilim olman seninle sevişmek zorunda olduğum anlamına gelmiyor. Neyse ki bunu düşünmek yerine kendi muhafazakârlığımı sorguluyordum. Bana uyguladığı psikolojik şiddetin farkına varamıyordum. Benim bunları aştığım, çekincelerim olmadığını söyleyip kendimi kandırıyormuşum. Kadın haklarını savunuyorsun fakat birlikte olmaktan çekiniyorsun. Kadın haklarını savunmak herkesle sevişmek çünkü! Kör olmuş gibi bana uyguladığı psikolojik şiddeti fark etmiyordum. Ah! Ne kadar da aptaldım! Birkaç gün sonra uyumaya gittiğim zaman her zamanki gibi birlikte uyuyorduk yanıma gelmiş ve yine aynı şekilde davranmaya başlamıştı. Bu sefer onun yaptıklarını sorgulamak yerine birkaç gün önce kendi muhafazakârlığımı sorgulayarak bunu aşmam gerektiğini düşünüyordum ne istediğimi düşünmek yerine yetiştirildiğim bu toplumda bana bunca senedir verilen bu öğütlerle bu ahlakla yaşamadığımı kendime kanıtlamak istiyordum sanırım. Neyse o gece sevişmiş olduk ve sanırım şunu samimiyetle söyleyebilirim hayatımda en çok canımın yandığı ve hiç bitmeyecek bir geceymiş gibi geliyordu. Çünkü ne kadar kadınlara, kadınlığa dair bir şeyler söylüyor olsam da benim de tartışmadığım ve itiraf etmek gerekirse hakkında hemen hemen hiçbir şey bilmediğim bir konu. Bizim için de bir tabu! Bugüne kadar doğru düzgün hiçbir kadınla cinselliğe dair bir şeyler konuşmamıştım. Özel olarak araştırıp üzerine okuduğum bir konu da değildi, böyle yetiştirilmemiştim buna dair bir şeyler konuşmak ahlaksızdı! Ve kesinle uzak durulması gerekiyordu. Sonuç olarak ilk cinsellik deneyimim böyle olmuştu ve halen hiçbir kadınla bu konu üzerine tartışmadım. Evet, kadınlar bu erkek benim sevdiğim insandı. Tek derdi benim mutluluğumdu. Bu sadece kapılar kapanana kadardı. Çünkü yatak odasının kapısı kapandığında her şey orda kalıyordu ya. Kapılar kapandığında kimsenin görmediği ve erkekliklerini, iktidarlıklarını daha rahatça “ifade edebilecek” bir ortam sağlanıyordu onlara. Ne yaparlarsa yapsınlar kimse bunu onlara sormayacaktı. Kimse sormayacaktı çünkü kapılarını sonuna kadar kapatıp üstüne kilit vurduğumuz konu cinsellik! Yaşadığımız cinsellikte neyin taciz hatta tecavüz olduğunu bile bilmiyoruz. Ya da erkeklerin buradaki iktidarlıkları, şiddet biçimlerinin nasıl şekillendiğini ne tür biçimleri olduğunu bilmiyorum/bilmiyoruz. Böyle deneyimleyerek öğrenmek açıkcası çok da travmatik bir durum. En temel olan cinsel şiddet bilgilerini (Cinsel ilişkiye girmek için zorlamak(fiziki ya da sözlü), cinselliği ceza ödül yöntemi olarak kullanmak, kadının bedenini ve cinselliğini aşağılayacak şekilde konuşmak, istenmeyen cinsel pozisyonlara zorlamak, cinselliği kendi zevkine yönelik yaşamak kadının ihtiyaç ve beklentilerini görmezden gelmek) ilk cinsellik deneyimden sonra öğreniyor olmak ne acı! Evet, aşık olduğumuz erkeklerle nasıl ki günlük hayatımızdaki eşitliğimizi, bize karşı yapılan herhangi bir davranışı, sözü tartışıyorsak yıllardır kapısına kilit vurulan yatak odalarımızda da böyle yapacağız. Yatak odalarımızda politika yapacağız! Çünkü erkeklere en çok iktidarlık alanı açan yatak odalarımız. Kendilerini en çok tatmin ettikleri alan buralar. Ve biz kadınlar nasıl ki hayatımızın her alanında savaşıyorsak cinselliğimizde de savaşacağız/zorundayız. Başka yolu yok! Sahi biz ne zaman tartışacağız cinselliklerimizi? Ya da tartışıyorsak bunu çok daha açıktan bağıra bağıra erkeklerin alanı olarak görülen yatak odalarımızı açıktan konuşmamız gerekmiyor mu? Neler yaşıyoruz? Nasıl yaşamalıyız?

Özgür

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu